
Kubbe
DEVRİM ERBİLÜretim Yılı
2018
Boyutlar
200 x 77 cm
Teknik
Tuval Üzeri Yağlı Boya

DEVRİM ERBİL
d. 1937
Devrim Erbil, geleneksel tasvir sanatımızdan ve minyatürden esinlenerek çizgisel bir istif beğenisini derinlikten kaçan bir yüzey duyarlığını geliştirmeye çalışmıştır. Resimlerinde çizgi, genellikle temel işlevi üstlenmiş, renkse onu ikinci planda tamamlayan bir öğe yerine geçmiştir. Ayrıca doğa gözleminin, bir tutku ölçüsünde resmine girmiş olması, sanatçıyı bölgesel izlenimlere yöneltmiştir. Devrim Erbil’in grafik etkinliklerle iç içe gelişen sanatı, çağdaş resmimizi gelenekle bağlantılı bir temele oturtmak isteyen, bu temel üstünde bir çıkış yolu arayan yöresel kaynaklı eğilimler grubu içinde değerlendirilebilir. Bir yerde, sanat görüşünü şöyle açıklamıştır: “Batı’da gelişen akımları, bizim topraklarımıza ekip, filiz vermesini bekleyen davranışa karşıyım. Batı’ya bilinçli bir seçmeyle yaklaşmak, sanat oluşumunu biçimsel şemaların ötesinde aramak, çağdaş sorunlarımıza kendi sanat açımızdan bakarak, Batı’yla hesaplaşmak gerektiğine inanıyorum.” Özellikle 1960 yıllarında ağırlık verdiği yüzeye dayalı ve grafik kökenli kompozisyonlarında, bir Anadolu Kasabasında Yaşantı Üzerine Çeşitlemeler ortak başlığı altındaki bir dizi çalışmasında, İstanbul’u konu alan manzara resimlerinde hep bu anlayışa bağlı kaldı. Devrim Erbil, geleneksel tasvir sanatımızdan ve minyatürden esinlenerek çizgisel bir istif beğenisini derinlikten kaçan bir yüzey duyarlığını geliştirmeye çalışmıştır. Resimlerinde çizgi, genellikle temel işlevi üstlenmiş, renkse onu ikinci planda tamamlayan bir öğe yerine geçmiştir. Ayrıca doğa gözleminin, bir tutku ölçüsünde resmine girmiş olması, sanatçıyı bölgesel izlenimlere yöneltmiştir. Bunda, atölye hocası Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, bir kuşağa yön veren çabalarının da kuşkusuz büyük payı olmuştur. Doğayı ve çevresini alıcı gözlerle incelerken, ondan aldığı notları bir tür modern nakış beğenisiyle yeniden düzenlemiş, daha çok Osmanlı minyatür ressamı Matrakçı Nasuh’u anımsatan bir kent ve doğa planı içinde toplamış, böylece gözlem ve özgün yorum birliğini amaçlamıştır. Devrim Erbil’in sonraki dönem çalışmalarında, çizgisel anlatım, boyanın büyük ölçüde işe karışmasıyla yerini yavaş yavaş nakış kökenli bir resme bırakmış, ama eski resimlerinin oluşturduğu duyarlık birikimi, bu dönem resimlerine de sınırlayıcı bir anlam katmıştır. 1954’de devlet Güzel Sanatlar Akademisi’de Halil Dikmen ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olarak çalıştı. 1959’da “Soyutçu Yediler” grubunu kuran sanatçı 1961-1965 yılları arasında resim ve sanat tarihi öğretmenliği yaptıktan sonra Akademi’de asistan oldu. 1963’de Altan Gürman, Adnan Çoker, Sarkis ve Tülay Tura ile birlikte “Mavi Grup”u kurdu. 1965’de İspanya hükümetinin verdiği burs ile İspanya, İtalya ve Fransa’da incelemelerde bulundu. 1970 yılında doçent, 1981 yılında profesör olan Erbil, 1979-1982 yılları arasında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü görevinde bulundu.1985’te ise Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü başkanlığına getirildi. 1991’de Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” ünvanıyla onurlandırılan Devrim Erbil, 2004 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki görevinden emekli oldu. Resimlerinin dokusunda yerel duyarlıktan izler taşıyan Erbil 1980’li yıllardan sonra aynı dokuyu muhafaza etmekle beraber, kuş sürüleri ve kıyı izlenimlerinin ışık etkileri altında titreşen görüntülerine ağırlık verdi. Sanatçı yoğun çizgisel tasarımlarında çağdaş bir duyarlığa ulaştığı son yıllarda İstanbul konulu peyzajlara yönelmiştir. Sanatçının eserleri İstanbul, Ankara, İzmir Resim ve Heykel Müzelerinde, Bükreş Modern Sanatlar Müzesi’nde, Banja Luka Umnetnicka Galerija’da Ben ve Minnesota, Abby Grey Foundation Koleksiyonu’nda, Ankara Milli Kütüphane Koleksiyonu’nda, yurtiçi ve yurtdışında resmi kurumlarda ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. (“Devrim Erbil”, Kaya Özsezgin, Artdepo Yayınları, İstanbul 2004)